uğultulu gece




Odanın içinde kendini salmış dağınık eşyalar,
gölgelerini yanı başıma bırakıyorlar.
Lambanın loş ışığı gizliyor gecelerimi.
Ve yine dinlemekteyim
 gecelerimin yoktan gelen saat sesiyle ahengini.
Yorgun argın köşeye sinmiş sandalyem bile
isyan ediyor hımbıl bedenime.
Ağırlaşan ruhumu taşımama yetmiyor kuvvetim,
Göz kapaklarımı Nil ile kertmiş çoktan kaderim.
İçinden çıktığım kutsal kucakta dinmeyen yaşlarla
nefesimi kesiyor arkamda izini bırakan karartılar.
Saçlarına acımasız sert bakışlı zemherinin
beyazları örülmüş, yuvasından örümceğin.

Ey eski dost! Utangaç çoban yıldızı...
Soğuk çatıların ardını 
bazen de siper edersin bulutları.
Bana huzuru tercüme et şimdi.
Ancak bu uğultulu gecenin dili silebilir
zihnime kök salan karanlık dikenleri.







Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar